
Home - SETA Foundation at Washington DC
263774888
2009
Washington, DC 20036 United States
setadc.org
SETADC
setadc
Podobné organizace
Turkish Coalition of America Inc |
|
Turkic American Alliance Inc |
|
Lexington Institute |
|
Washington International Trade Foundation |
|
Institute for Global Affairs |
Podobné organizace global
INDEPENDENT DIPLOMAT LIMITED |
|
THE INTERNATIONAL CENTRE FOR THE STUDY OF RADICALISATION AND POLITICAL VIOLENCE |
|
START NETWORK |
|
EUROPEAN LEADERSHIP NETWORK |
|
AKIFA FOUNDATION |
More from Washington
LIVING WAGES OF WASHINGTON |
|
Rappahannock County Farm Tour |
|
Zenith Community Arts Foundation |
|
CAIR-FOUNDATION INC |
|
COMMITTEE IN SOLIDARITY WITH THE PEOPLE OF EL SALVADOR |
Similar social media (23804)
SHARE23837 |
|
Chatham University23817 |
|
Cultural Engagement Laboratory23824 |
|
Friends of Canadas National Ballet School23839 |
|
Roots of Empathy USA23836 |
More International Peace and Security
National Strategy Information Center Inc |
|
America Abroad Media |
|
FEDERATION OF AMERICAN SCIENTISTS |
|
The G7 Foundation Inc |
News

Harvard’ın Trump’la imtihanı Trump yönetimi kampüslerde antisemitizmle yeterince mücadele etmemekle ve çeşitlilik adı altında ayrımcılık yapmakla suçladığı Amerika’nın elit üniversitelerinin üstüne gitmeye devam ediyor. Daha önce Columbia Üniversitesi’ne odaklanan Trump yönetimi 400 milyon dolar civarında fonu iptal ettiğini açıklamış ve üniversite protesto ve güvenlik yönetmeliklerinde değişiklik yaparak ödün vermişti. Bir süredir Harvard Üniversitesi’nin üzerine giden yönetim 6 milyar dolarlık araştırma hibelerinin iptal edileceğini açıklamıştı. En son 100 milyon dolarlık federal kontratların iptal edildiğini açıklayan Trump yönetimi, üniversitenin uluslararası öğrenci kabul etme kabiliyetini de askıya aldı. Yönetimin Amerika’nın en elit üniversitelerin bu şekilde üzerine gitmesi, muhafazakarların liberalizmin kalesi gördüğü kurumlara baskı yaparak yeni bir kültür savaşı alanı yaratma çabasında olduklarını düşündürüyor. KÜLTÜR SAVAŞLARININ YENİ ALANI OLARAK YÜKSEK ÖĞRETİM Amerikan siyasetinde kültür savaşlarının önde gelen başlıkları arasında kürtaj, silah edinme hakkı, ırksal çeşitlilik ve cinsiyet gibi konular yer alıyor. Kitleleri mobilize etme gücü yüksek olan bu konulardaki siyasi kutuplaşmalar hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin seçim stratejilerinin önemli bir parçası oldu. Muhafazakarların uzun süre mücadele verdiği kürtaj meselesinde 2022 yılında Anayasa Mahkemesi’nin Roe v. Wade kararını iptal etmesi Amerikan kültür savaşlarında dönüm noktası oldu. Trump’ın mahkemenin kompozisyonunu muhafazakârlar lehine çevirmesi dolayısıyla bu ‘başarının’ kredisini almasına rağmen, kadın tepkisi ihtimaline karşı bu konuya odaklanmayıp başka konuları gündeme getirmeye başladığını gördük. Trump’ın daha fazla öne çıkarmaya başladığı konular arasında üniversitelerin kabul politikalarındaki yer verdikleri çeşitlilik ilkesi vardı. Üniversite kampüslerindeki İsrail karşıtı gösterilerde Yahudi öğrencilerin baskı ve şiddet gördüğü iddiaları antisemitizmle yeterince mücadele edilmediği şeklinde formüle edildi. İsrail yanlısı grupların organize biçimde Filistin gösterilerini antisemitik eylemler olarak kodlamakta önemli ölçüde başarılı olması, federal hükümetin meseleye el atmasını meşrulaştırdı. Seçim kampanyası döneminde göstericileri sınır dışı etme sözü veren Trump’ın iktidara gelmesiyle birlikte hem üniversitelerin çeşitlilik programları hem de yabancı öğrenciler hedefe konularak üniversite yönetimlerine farklı ültimatomlar verildi. Muhafazakarların öteden beri liberal ilerici görüşlerin kalesi olarak gördükleri elit Amerikan üniversitelerini hedefe koyarak yüksek öğretimi kültür savaşlarının yeni alanı haline getirdikleri bir süreci yaşıyoruz. HARVARD’IN DİRENİŞİ VE ULUSLARARASI ÖĞRENCİLER Columbia Üniversitesi, Trump yönetiminin federal fonları çekme tehdidiyle oluşturduğu baskıya iç tüzük ve politikalarını gözden geçirme sözü vererek cevap vermeye çalıştı. Washington’ın taleplerini karşılamaya çalıştığı şeklinde eleştirilere maruz kalan Columbia, bu süreçte bir rektörünün istifa etmesi sonucunda halen geçici bir rektörle yönetiliyor. Harvard ise kampüste antisemitizm iddialarını araştıracak bir komisyon kurup rapor hazırlanmasını sağladı ancak Trump yönetiminin taleplerine mahkemeye giderek cevap verdi. Yönetimi dava etmesine misilleme olarak uluslararası öğrenci kabul sertifikasını kaybetmekle karşı karşıya kalan Harvard’ın rektörü, Trump yönetiminin federal fonları çekmesinin üniversiteye zarar vermekle kalmayıp Amerikan ekonomisinin itici gücü olan araştırma ve inovasyon yeteneklerine zarar vereceğini savundu. Trump yönetimine karşı direnen bir tavır sergileyen Harvard’ın hem maddi hem de hukukçu insan gücü son derece yüksek olduğu için mahkemelerden olumlu sonuç alması şaşırtıcı olmayacak. Ancak federal hükümetin dünyanın her yerindeki konsolosluklara yabancı öğrenci vizesi mülakatlarını durdurmaları yönünde verdiği talimat, Amerikan üniversitelerine çok sert bir darbe anlamına geliyor. Harvard’ın toplam uluslararası öğrencilerinin oranı %27’ye tekabül ediyor. Büyük çoğunluğu öğrenim harçlarını indirimsiz veren bu grubun öğrenimlerine devam edememesi, Harvard gibi birçok üniversitenin gelirlerine kritik bir etki edecek. Uluslararası öğrenci kabulleri sadece elit üniversitelerin değil birçok küçük üniversitenin da ana gelir kaynaklarından birini teşkil ettiği için onların Harvard ve Columbia’dan da daha kötü etkilenmesi söz konusu. Yüzlerce üniversite vize alamayan yabancı öğrencilerin gelirlerinden mahrum kalacağı için Trump yönetimine lobi yapacaktır ve yönetim bu karardan kısmen de olsa dönebilir ancak özellikle Harvard gibi liberallerin kalesi gördükleri okullar için bu uygulamaya devam edebilirler. Trump yönetiminin üniversitelere çeşitlilik politikalarından vazgeçme ve uluslararası öğrenci sayısını sınırlama yönündeki baskıları, beyaz muhafazakâr kesimlerin liberal ve ilerici gördükleri elit üniversiteleri daha ulusalcı bir çizgiye çekme çabası olarak okunabilir. Giderek esmerleşmesinden rahatsız oldukları Amerika’nın bu gidişini durdurmak için göçmenlik ve çeşitlilik gibi politikaları şekillendirmeye çalışan bu gruplar, şimdilerde liberallerin kalesi gördükleri üniversiteleri hedefe koymuş görünüyorlar. Üniversite kabullerinde ırk temelli kabul politikalarının beyazlara karşı ayrımcılık anlamına geldiğini savunan Trump yönetimi, üniversitelerle mücadelesinde hem müfredat içeriğine hem de hangi öğrencilerin ne şekilde kabul edileceğine müdahale etmeye çalışmaktan geri durmayacağını gösterdi. Harvard gibi maddi olanakları en güçlü üniversitelerin direnmesi nispeten mümkün ancak birçok diğer üniversite bu mücadeleye girmeyecektir bile. Bu da üniversitelerin giderek daha az uluslararası bir profile sahip olması sonucunu doğurarak Amerika’nın yüksek öğretimdeki dünya liderliği konumunun altını oyacaktır. https://www.yenisafak.com/yazarlar/kadir-ustun/harvardin-trumpla-imtihani-4712655 (fb)

Trump-Netanyahu ilişkisi kötüleşiyor Başkan Trump’ın bir an önce ‘toparlamasını’ istemesine rağmen İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Gazze’nin çoğunu işgal edeceğini ve askeri operasyonları genişleteceğini açıklaması iki lider arasındaki soğukluğu derinleştiriyor. Trump pazar günü ‘İsrail’le bu meseleyi görüşüyoruz, bu durumu en hızlı biçimde durdurmaya çalışıyoruz’ sözleriyle Gazze operasyonlarının bir an önce durmasını istediğini tekrarladı. Körfez ziyareti sırasında İsrail’i pas geçerek Amerika’nın çıkarlarını öncelediği mesajını net biçimde veren Trump, Netanyahu’nun Gazze’yi işgal planı açıklayarak el yükseltmesi karşısında iyice rahatsız olmuş görünüyor. Bölgesel meselelerdeki keskin görüş ayrılıkları da ortada. Bununla birlikte başkent Washington’da iki İsrail elçiliği çalışanına yapılan silahlı saldırı sonrasında İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem’i İsrail’e taziye için gönderen Trump, Amerika’nın İsrail’e desteğinin devam ettiği mesajını vermeye devam ediyor. Trump, konu ne olursa olsun siyasi zafer ilan edip başarının kredisini almayı siyaset tarzının merkezine oturtmuş bir lider olarak, Netanyahu’nun kısa süren ateşkes dışında bir anlaşmaya yanaşmamasından rahatsız. Trump-Netanyahu ilişkilerinin kötüleşmesinin dönemsel bir gelişme olmakla kalmayıp Amerika-İsrail ilişkisinin değişen dinamiklerinin de bir yansıması olduğunu belirtmek gerekiyor. TRUMP NETANYAHU’YA FATURA ÇIKARACAK MI? İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırım, Amerika’nın İsrail’i koruma konusunda ne kadar ileri gideceğini test eden bir süreç oldu. Amerikan siyasetini en iyi manipüle eden lider olan Netanyahu, Biden yönetiminden her istediğinin fazlasını almayı başardı. Amerikan iç siyasetinde hem İsrail karşıtı gösteriler hem de bölgedeki tansiyonun artması yüzünden oluşan rahatsızlık karşısında hep el yükselterek hareket eden Netanyahu, lobi gruplarının Kongre üzerindeki etkisini sonuna kadar kullanmaktan çekinmedi. Hem Biden’ın ideolojik desteği hem de Kongre üyelerinin İsrail’e aşırı desteği Netanyahu’nun savaşı Lübnan, Suriye ve İran’a taşımasını sağladı. Biden’ın silah sevkiyatını askıya almasına dahi tahammül etmeyen Netanyahu, Trump’ın başkan seçilmesine oynayarak üzerindeki baskının geçici olduğu hesabını yaptı. Trump’ın başkanlığı devralmasının hemen öncesinde de Trump’ın istediği şekilde üç aşamalı ateşkesi kabul eden Netanyahu, birinci aşamayı tamamlamadan savaşa geri döndü. Trump’ın Körfez’le ilişkileri geliştirmek karşılığında İsrail’le normalleşmeyi şart koşmaktan vazgeçmesi İsrail için önemli bir kayıp olsa da Netanyahu Gazze savaşını genişletmekten çekinmedi. İnsani durumun kötülüğünü de gündeme getiren Trump’ın Netanyahu’ya bir herhangi bir maliyet ödetme niyetinde olduğunu söylemek zor. ABD’NİN BÖLGE POLİTİKASI VE İSRAİL’LE İLİŞKİLER Trump döneminde Amerika’nın Ortadoğu politikası kritik bir değişimden geçiyor. Biden İran’la görünüşte nükleer müzakerelere devam ederek bölgeye ilişkin herhangi yeni bir politika geliştirmeye yanaşmamıştı. Rusya ve Çin’e odaklanarak Ortadoğu’nun en istikrarlı dönemini yaşadığından dem vururken kendini bir anda Gazze’deki soykırımla karşı karşıya bulan Biden yönetimi, İsrail’e koşulsuz destek politikasına sonuna kadar devam etmişti. Trump ise ezber bozarak İsrail’e ateşkes baskısı, Hamas’la rehine takası, İran’la İsrail’i dışarda bırakarak nükleer müzakere, Husilerle ateşkes gibi adımlar attı. İlk döneminde Ortadoğu politikasını tam İsrail yanlısı bir çizgide belirleyen ve Kasım Süleymani suikastinde olduğu gibi ciddi riskler alan Trump, ikinci döneminde Netanyahu’nun kendisine siyasi zafer vermeyeceği bir denklemde olmak istemiyor. Gazze’nin boşaltılması ve Ortadoğu’nun Riviera’sı haline getirilmesi gibi ‘fantastik’ fikirler ortaya atmaktan da geri durmayan Trump, Ortadoğu politikasında ‘Önce Amerika’ söylemini hayata geçiriyor. Amerikan yönetimleri geleneksel olarak İsrail’in güvenliğini merkeze alıp bölge politikası belirlerken Trump Amerika’nın ticari ve siyasi çıkarlarını önceliyor. Amerikan iç siyasetinde derin biçimde yıpranan İsrail’in Trump’ın bölge politikalarına muhalefet etme yeteneği de sınırlanmış durumda. Trump’ın İran’la nükleer müzakerelerle ilgili olumlu sözleri ve Netanyahu’nun İran’a askeri saldırı planlarını reddetmesi, İsrail’in Amerikan politikalarını belirlemede etkisinin azaldığını gösteriyor. Trump-Netanyahu ilişkisinin tamir edilemez bir noktada olduğunu söylemek zor ancak İsrail’in Trump’a siyasi zafer vermeye yanaşmaması ilişkiyi kötüleştiriyor. Netanyahu hükümeti öteden beri yaptığı gibi Washington’ı manipüle etmeye devam ederek İsrail’in güvenliğini merkeze almaya zorlayacaktır ancak Trump’ın ikinci kez seçilme kaygısı olmaması ve Biden gibi meseleye ideolojik yaklaşmaması Netanyahu’nun işini zorlaştıracaktır. Trump’ın öngörülemez siyaset tarzı da her an son derece İsrail yanlısı bir pozisyon alması ihtimalini diri tutuyor. Buna rağmen, ilk döneminde İsrail’in bölgesel normalleşme süreçlerini tamamlayarak Filistin sorununu çözmeye çalışan Trump’ın bu meselenin paranteze alınamayacağının farkına vardığını söylemek mümkün. İran’la anlaşma ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek için İsrail’i dizginlemek zorunda olduğunu anlıyor. Netanyahu’nun el yükseltme çabalarına nasıl karşılık vereceği, Trump’ın Ortadoğu politikası açısından belirleyici olacak. https://www.yenisafak.com/yazarlar/kadir-ustun/trump-netanyahu-iliskisi-kotulesiyor-4711834 (fb)

Poslední diskuze
Nearby
4
4.5
Washington
About the organization
- Q40 -
Americas Withdrawal from the International System Memo to Trump Shape AIs future by embracing opensource development Kadir Ustun joined The Communications Directorates 4th Stratcom Summit in Istanbul Kadir Ustun joined The Communications Directorates 4th Stratcom Summit in Istanbul Kl Kanat joined The Communications Directorates 4th Stratcom Summit in Istanbul TurkishAmerican Relations in the Second Trump Administration Escalation in Ukraine War Before Trumps Inauguration Is Trump gearing up for a clash with the establishment. What direction will Trumps Trkiye policy take. Kadir Ustun evaluated U. S.
International Peace and Security